
Kemikler; çeşitli hücrelerden, protein, mineral ve vitaminlerden oluşan, kan damarları ile beslenen canlı dokulardır. Kemiklerin dinamik ve canlı yapısı, büyüme ve kendini onarma yeteneği sağlar.
Oldukça sert ve aynı zamanda esnek yapısıyla kemikler, yüksek fiziksel güce karşı dayanıklılık gösterir. Ancak, kemik üzerine uygulanan kuvvet çok fazla olduğunda veya osteoporoz (kemik erimesi) gibi kemiğin gücünü kaybettiği durumlarda kemik kırığı meydana gelebilir. Kemikler, kendiliğinden iyileşme yeteneğine sahiptir ve doğal süreçte kırık bir kemik, uygun koşullar altında kendi kendini onarabilir.
Bu yazımızda, “Kemiğin yapısı nasıldır? Kemik çeşitleri nelerdir? Kemik kırığına ne iyi gelir? Kırık kemik kaynarken ağrı yapar mı? Kırık kemikte yanma hissi neden olur? Kemik kaynaması belirtileri nelerdir?” gibi soruların cevaplarına ulaşabilirsiniz.
İçindekiler:
- Kemiğin Yapısı
- Kemik Yapısı Neden Oluşur?
- Kemik Çeşitleri Nelerdir?
- Kemik Kırıkları
- Kemik Kırığı Nasıl Teşhis Edilir?
- Kemik Kırıklarına Ne İyi Gelir?
- Hangi Kemik Kırıkları İçin Ameliyat Gerekir?
- Kemik Kaynaması Nasıl Olur?
Kemiğin Yapısı
Kemikler; kemik dokusu, kemik iliği ve bunları çevreleyen kemik zarından (periost) oluşan, damarlı ve sinirlerle donatılmış bir yapıya sahiptir. Bir bebek dünyaya geldiğinde yaklaşık 270 yumuşak kemiğe sahiptir. Çocukluk ve ergenlik döneminde bu yumuşak kemik dokuları büyümekte ve yavaş yavaş sert kemik halini almaktadır. Daha sonra bu kemiklerin bazıları birleşerek 206 kemikten oluşan yetişkin iskeletini oluşturmaktadır. Vücudumuzdaki kemiklerin bir kısmı Resim 1’de yer almaktadır.
Kemiklerin temel görevi; iskeletin hareket etmesi ve hayati organların korunabilmesi için gerekli olan sertliği sağlamaktır. Kemik yapısının diğer önemli işlevleri ise kan hücrelerinin oluşumunu (hematopoesis) ve depolanmasını sağlamak, mineral maddeler (kalsiyum ve fosfor gibi), büyüme faktörleri ve sitokinler için depo görevi üstlenmektir.
Kemiğin yapısında; kortikal (kompakt, sıkı) kemik, spongiöz (kansellöz, trabeküler, süngerimsi) kemik, subkondral doku, periost (kemik zarı) ve medüller kanal (ilik boşluğu) yer almaktadır.
-Sert (Kortikal, Kompakt, Sıkı) Kemik
Kemiğin sert ve pürüzsüz dış dokusudur. İskelet sisteminin %80’nini oluşturan kemik olup uzun kemiklerin gövdesinde, diğer kemiklerin ise dış yüzeyinde yer almaktadır. Kalsiyum, fosfat, kalsiyum karbonat ve magnezyum fosfatın birikmesinden dolayı sert bir yapıya sahiptir.
Sert kemiklerde kan damarları ve sinirlerin geçmesini sağlayan kanallar bulunmaktadır. Dik olarak uzanan kanallara “havers kanalları”, bu kanalları birbirine bağlayan yan kanallara da “volkmann kanalları” denilmektedir
-Süngerimsi (Spongiöz, Trabeküler) Kemik
Kemiklerin içindeki süngerimsi dokudur. Uzun kemik yapısının baş, diğer kemik yapılarının ise iç kısımlarında bulunur. Sert kemiğe oranla daha yumuşaktır ve gözenekli bir yapıya sahiptir. Süngerimsi kemik dokunun arasındaki boşluklarda (gözenek) kırmızı kemik iliği bulunmaktadır. Kırmızı kemik iliğinde ise kan hücreleri üretilmektedir.
-Subkondral Doku
Kemik uçları kıkırdak ile kaplı olan dokudur. En temel görevi, eklem hareketleri sırasında oluşan baskı ve darbeleri emerek kıkırdağın korunmasına yardımcı olmaktır. Ayrıca kıkırdağın beslendiği ince damarları da içerir.
-Periost (Kemik Zarı)
Kemikleri kaplayan sert, ince dış zara periost (periosteum) denir. Yani “Periost nedir?” sorusuna, kısaca kemik zarı cevabı verilebilir. Periostun sert dış kabuğunun altında, kemik için besin taşımak üzere kan ve lenfatik damarların geçtiği tüneller ve kanallar bulunmaktadır. Kemik zarının görevi, kemiği dış etkenlere karşı korumak, beslenmesini sağlamak ve hasar durumunda onarım sürecine katkı vermektir.
-Medüller Kanal (İlik Boşluğu)
Kırmızı (aktif) veya sarı (aktif olmayan) kemik iliğini içeren ilik boşluğudur. Kırmızı kemik iliği, kan hücrelerinin üretildiği aktif dokudur. Sarı kemik iliği ise yağ hücreleri bakımından zengindir ve enerji depolar.
Medüller kanalın iç yüzeyi, endosteum adı verilen bir zarla kaplıdır. Endosteum zarı, kemiklerin büyümesi ve onarımı için gerekli hücreleri barındırır.
Kemik Yapısı Neden Oluşur?
Kemiğin yapısı, hücreler ve ara maddeden oluşmaktadır. Kemik hücreleri osteosit olarak adlandırılırken kemik doku ara maddesi ise osein olarak ifade edilmektedir. Osteositler (kemik hücreleri) birbirlerine sitoplazmik uzantılarla bağlanmakta ve lagün adı verilen boşluklarda yer almaktadır. Peki, kemiğin yapısında hangi maddeler yer almaktadır?
Kemik dokusunun; %25’i su, %30’u organik madde ve %45’i ise inorganik ara maddeden oluşmaktadır. Ara maddenin organik kısmını; tip I kolajen ve proteoglikanlar (kondroitin-4 sülfat, kondroitin-6, keratan sülfat), glikozaminoglikanlar (hiyaluron asit) ve glikoproteinler (osteonektin) oluşturmaktadır.
İnorganik ara maddenin bir kısmını hidroksiapatit kristalleri şeklinde bulunan kalsiyum ve fosfor iyonları, bir kısmını ise magnezyum, sodyum, potasyum ve florür iyonları oluşturmaktadır. Ayrıca kemik dokusu, vücutta bulunan kalsiyumun hemen hemen tümünü (%99) depolayarak günlük kalsiyum ihtiyacını buradan karşılamaktadır.
Organik maddeler, kemik dokusunun dayanıklılığını arttırırken inorganik maddeler ise kemiğin sertliğini sağlamaktadır. Ancak bu noktada inorganik ve organik maddelerin dengesi önemlidir. Örneğin, bir kemikten tüm organik ara maddeler (kolajen) çıkartıldığında kemik kolayca parçalanmaktadır. Tersine, tüm inorganik ara maddeler (mineraller) çıkartıldığında ise kemik aşırı esnekleşerek ağırlık taşıyamaz hale gelebilir.
Ayrıca kemik dokudaki mineral tuz miktarı arttığında, yani inorganik madde arttığında, kemiğin kırılganlığı da artmaktadır. Özellikle yaş ilerledikçe organik maddenin azalması ve inorganik maddenin artmasına bağlı olarak yaşlılarda kemik kırıkları meydana gelebilmektedir.
Kemik Çeşitleri Nelerdir?
Uzun Kemikler
Uzun kemik yapısının iki ucundaki şişkin kısımlara baş bölgesi, ortada kalan kısma ise gövde bölümü denir. Uzun kemiklerin baş kısmındaki süngerimsi kemiğin gözeneklerini kemik iliği doldururken gövdesinde bulunan kanal şeklindeki boşluğu, sarı kemik iliği doldurmaktadır. Sarı kemik iliği sadece uzun kemiklerde bulunmaktadır.
Uzun kemiklerin başı ile gövdesi arasında kemiğin uzamasını sağlayan ve kıkırdak dokudan oluşan tabaka epifiz plağı (büyüme plağı) olarak adlandırılmaktadır. Epifiz plağı, ergenlik dönemi sonrası kapanmakta ve kemiklerdeki uzama durmaktadır. Ayrıca vücut hareketleri genellikle uzun kemikler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Örneğin; ön kol, dirsek, pazı, uyluk, kaval, baldır ve parmak kemikleri, uzun kemiklerdir.
Kısa Kemikler
Kısa kemiklerin dışı, kemik zarı ile sarılmıştır. Kısa kemiklerde kemik kanalı ve sarı kemik iliği bulunmazken kırmızı kemik iliği bulunmaktadır. Genellikle el bileklerinde ve ayak tarsuslarında yer almaktadırlar.
Yassı Kemikler
Kalınlığı, eni ve boyundan az olan kemiklerdir. Yassı kemiklerin kemik zarı altında sıkı kemik dokusu ve bunun ortasında ise süngerimsi kemik dokusu yer almaktadır. Kemik kanalı ve sarı ilik bulunmamaktadır. Bu tip kemiklerin temel işlevi beyin, kalp ve pelvik organlar gibi iç organları korumaktır. Yassı kemiklere örnek olarak kafatası, kürek kemikleri, kaburgalar, göğüs kemiği verilebilir.
Düzensiz Kemikler
Genellikle birkaç kemikle bağlantı kuran ve organların korunmasına yardımcı olan kemiklerdir. Omurga kemikleri ve pelvis kemikleri, düzensiz kemiklere örnek olarak gösterilebilmektedir.
Sesamoid Kemikler
Tendonların kesiştiği üst ve alt ekstremitelerdeki (yani kol ve bacaklardaki) uzun kemiklerin sonunda bulunmakta olup genellikle küçük ve oval şekle sahiptir. Sesamoid kemiğin ana işlevi, sürtünmeyi azaltarak tendonları aşırı stres ve aşınmadan korumaktır. Dizdeki patella kemiği (diz kapağı) veya el bileğinin pisiform kemiği, sesamoid kemiklere örnek olarak gösterilebilmektedir.
Kemik Kırıkları
Kemikler sert bir yapıda olmalarına rağmen dışarıdan bir kuvvet uygulandığında bükülebilir veya eğilebilir. Bununla birlikte, uygulanan kuvvet şiddetli ise tıpkı bir ağaç dalı gibi aşırı eğilme sonucu çatlayabilir veya kırılabilmektedir.
Kemik kırığı genellikle düşme, araba kazaları veya spor yaralanmaları gibi travmalardan kaynaklanmaktadır. Ancak aşırı kullanım veya tekrarlayan hareketler kasları yorabilir ve kemiğe daha fazla baskı uygulayarak stres kırıklarına neden olabilmektedir. Bu durum sporcularda daha yaygındır.
Ayrıca osteoporoz yani kemik erimesi de kemiklerin zayıflamasına neden olarak kırık olasılığını artıran bir diğer nedendir. Sağlıklı kişilerde 50 yaşına kadar kemik oluşumu ve kemik yıkımı dengeli bir şekilde devam etmektedir. Ancak, özellikle 50 yaşından sonra bu denge bozulabilir ve kemik yıkımı, kemik oluşumunun önüne geçerek kemiklerin zayıflamasına neden olabilmektedir. Yaşlanma sürecinin bir sonucu olan bu durum ise kemiğin içeriğini, yapısını ve işlevini bozarak osteoporoza (kemik erimesi) zemin hazırlamaktadır.
Özellikle kadınlarda yaş ilerlemesiyle birlikte görülen menopoz dönemi, kemikler için önemli olan östrojen hormonu miktarının azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, menopoz dönemi ve sonrasında kemikler daha zayıf bir hale gelebilmektedir. Ancak yaşla birlikte kemik yoğunluğu azalabilse de kemik erimesi ve ağrılı kemik kırıkları ile yaşamak doğal bir yaşlanma süreci değildir. Kemik erimesi, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Yaygın olarak görülen kırık türleri ise şunları içermektedir:
- Kısmi kemik kırıkları: Kemik bütünlüğü kısmi olarak bozulan, ancak tek parça halinde olan, yani yer değiştirmemiş kemik kırıklarıdır. Kemik çatlağı olarak da adlandırılabilmektedir.
- Basit kemik kırıkları: Kemik bütünlüğü kısmi olarak bozulan, ancak tek parça halinde olan, yani yer değiştirmemiş kemik kırıklarıdır. Kemik çatlağı olarak da adlandırılabilmektedir.
- Açık kemik kırıkları: Açık kemik kırıklarında kırılan kemikler birbirinden uzaklaşmakta ve kırılan kemiğin uç kısımları cilt dışına çıkmaktadır. Bu tür kırıklarda kanama ve enfeksiyon görülme riski bulunmaktadır.
- Parçalı kemik kırıkları: Kemik bütünlüğünün bozulduğu ve kemiğin birden fazla yerden kırıldığı ciddi kemik kırığıdır.
Kemik kırıkları vücudumuzda meydana geldikleri bölgeye göre sınıflandırılabilmektedir:
- Göğüs kısmını, kolları ve üst vücudu etkileyen kırıklar şunlardır; köprücük kemiği kırığı, omuz kırıkları, üst kol kemiği/humerus kemik kırığı, dirsek kırığı ve kaburga kemiği kırığıdır.
- Ellerini veya bileklerinizi etkileyebilecek bazı kırıklar; el bileği kemik kırıkları ve tarak kemiğinin küçük parmak ile eklem yaptığı bölgede meydana gelen metakarpal kırıklardır.
- Alt vücutta ve bacaklardaki kemiklere zarar veren kırıklardan bazıları; leğen kemiği kırığı, kalça kemiği kırığı, uyluk kemiği kırığı, femur başı kırığı, patella kırığı, tibia ve fibula kemiği kırığıdır.
- Ayak ve ayak bileklerini etkileyen kırıklardan bazıları ise şunlardır; tarak kemiği kırığı, talus kırıkları, metatarsal kemik kırığıdır.
Kemik Kırığı Belirtileri Nelerdir?
Kemik kırığının en yaygın belirtisi şiddetli ağrı ve kırığın meydana geldiği bölgenin hareket ettirilememesidir. Yaygın görülen diğer belirtiler ise şunlardır:
- Kemik kırığının çevresinde şişlik ve hassasiyet,
- Kırığın meydana geldiği bölgede kızarıklık, morarma ve yanma hissi,
- Bir uzvun yerinden çıkmış gibi görünmesi (deformite).
Kemik Kırığı Nasıl Teşhis Edilir?
Ortopedi ve Travmatoloji doktoru tarafından, kişinin genel durumunu ve yaralanmanın boyutunu değerlendirmek için fiziki muayene yapılarak hastanın tıbbi geçmişine ve kırığın nasıl meydana geldiğine yönelik sorular sorulmaktadır.
Ayrıca kırığın doğrulanması ve kemikte oluşan hasarın teşhis edilmesi için doktorunuz tarafından röntgen görüntüleme yöntemine veya çevre dokularda oluşabilecek hasarın değerlendirilmesi için Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ve Bilgisayarlı Tomografi (BT) taramasına başvurulabilmektedir.
Kemik Kırıklarına Ne İyi Gelir?
Derideki bir kesiğin zamanla iyileşmesi gibi, bir kemik de kendi kendini onarıp iyileşebilmektedir. Kırık tedavisinde amaç, kemik kaynaması sürecini desteklemek ve iyileşme sürecini hızlandırmaktadır.
Kemiğin iyileşmesini desteklemek için kullanılan alçılar, kırık kemikleri birkaç hafta boyunca hizada ve birbirine yakın tutmaktadır. Kemik kırığı bacaktaysa iyileşme sürecinde olan kemiğin ağırlığını korumak için koltuk değneği ve tekerlekli sandalye kullanılabilmektedir.
Kemik kaynamasını desteklemek için uygulanan birkaç yöntem vardır:
- Sabitleme (İmmobilizasyon)
Kırığın meydana geldiği kemiğin hareket etmesini engellemek, hızlı ve güvenli bir iyileşme geçirmek gerekli olan bir uygulamadır. Kemiği hareketsiz hale getirmek için çoğunlukla bir alçı kullanılır. Bazı durumlarda kemiği yerinde tutmak için vidalar, plakalar veya teller, cerrahi olarak kemiğe yerleştirilebilir.
- Beslenme
Sağlıksız bir beslenme ve kemikler için önemli olan besinlerin eksikliği, kemik kırığının iyileşmesi için geçen süreyi etkileyebilmektedir. Protein, kalsiyum, D ve C vitamini dahil olmak üzere vitamin ve mineraller, kemik sağlığı için gereklidir. Süt ürünleri, yeşil sebzeler, bazı yağlı balıklar ve yumurta gibi besinlerce zengin bir diyet, kemik sağlığını artırmaya ve iyileşmeyi hızlandırmaya yardımcı olur.
- Sigara ve alkolden kaçınmak
Sigara ve aşırı alkol tüketimi, kemik sağlığını olumsuz etkiler ve kırık kemiklerin daha yavaş bir şekilde iyileşmesine neden olabilmektedir.
- Fizik Tedavi
Sağlıklı bir kan dolaşımı, kemik onarımı için gereklidir. Bu nedenle kan akışını hızlandıran fizik tedavi egzersizleri, kemiklerin iyileşmesine yardımcı olabilir. Kırılan kemik henüz alçıdayken hafif hareket egzersizleriyle fizik tedaviye başlanabilir. Hafif egzersizler, kasların güçlü kalmasına yardımcı olur ve kan dolaşımını iyileştirir.
Fizik tedavi, kemik hareketsizken güvenli bir şekilde hareket edebilmenize de yardımcı olur. Kemiklerin iyileşme sürecini desteklemekte ve meydana gelebilecek diğer yaralanmaları önleyebilmektedir. Ayrıca kemik yeterince iyileştiğinde uygulanan fizik tedavi, güç ve dengenin yeniden kazanılmasında da etkilidir.
Hangi Kemik Kırıkları İçin Ameliyat Gerekir?
Kemiklerin kendi kendine sağlıklı bir şekilde iyileşebilmesi için, kırılan kemik parçalarının birbirine yakın olması, yani yer değiştirmemiş olması gerekmektedir. Kemiklerin birbirine yakın konumda bulunmadığı kemik kırıklarında, kemik kendini onaramamaktadır. Bu gibi durumlarda kemikleri doğru konumlandırmak için iç sabitleme (kemiğin içine yerleştirilmiş metal çubuklar veya pimler), dış sabitleme (vücudun dışında bulunan metal çubuklar veya pimler) veya protez ameliyatı uygulanmaktadır.
Adıyaman’dan Bursa’ya, Turan & Turan Sağlık Grubu’na gelen 53 yaşındaki Hamdi Göksu da kemik kırığından muzdaripti. 5 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremler sonucu, sağ bacağının üç yerinde kırık meydana gelmişti. Bu nedenle ameliyat olması gerekiyordu. Fakat bulunduğu bölgede kendisi için gerekli müdahalelerin yapılması mümkün değildi. Tedavi olmak amacıyla kliniğimize gelen ve kırık ameliyatı olan hastamızın yorumlarını dinleyerek edindiği tecrübelere tanık olmak için videomuzu izleyebilirsiniz.
Kemik Kaynaması Nasıl Olur?
Kemik kaynaması belirli adımlarla gerçekleşir. Kemikte kırık yaşandığında vücut, yaralanmayı düzeltmek için harekete geçer. Kemik kaynaması için geçen süre, kişinin yaşı ve kırığın yeri gibi birçok duruma bağlıdır. Kemiklerin kaynaması sürecinin 4 aşaması vardır.
1- İnflamatuar Aşama
Kemik kırıldıktan hemen sonra inflamatuar yanıt başlar ve birkaç gün sürer. Kemik kırılması, hasar gören bölgede kanama, inflamasyon ve kan pıhtısı (hematom) oluşmasına neden olur. Kemiğin kırık uçlarındaki kopmuş kan damarları, pıhtılaşma ile kapatılır.
2- Kemik Oluşumu
Kırıktan birkaç gün sonra meydana gelen kan pıhtısının içinde yer alan ve fagosit adı verilen hücreler, kırılan kemik parçalarını temizlemeye ve hasar gören bölgedeki mikropları öldürmeye başlar. Bağ dokunun temel hücresi olan fibroblastlar ve henüz olgunlaşmamış kemik hücresi olan osteoblastlar bölgeye toplanır ve kemiği yeniden oluşturmaya başlar. Fibroblastlar, kırık kemik uçlarını birbirine bağlayan kolajen lifleri üretirken osteoblastlar, süngerimsi kemiği oluşturur.
3- Kemikli Kallus Oluşumu (Onarım)
Kemik kırığı ve kan pıhtısı çevresinde, kallus denilen bir onarım dokusu oluşur. İlk başta yumuşak olan kallus, zamanla daha sert olan kemikli kallusa dönüşür. Yumuşak kallus, zamanla sertleşir ve 2-6 hafta içinde yeterli sertliğe ulaşır.
4- Kemiğin Yeniden Şekillenmesi
Sert dokuyu oluşturan kemikli kallus, daha sonra kemik hücreleri tarafından yeniden şekillendirilir ve normal kemiğe dönüştürülür. Osteoklast adı verilen kemik hücreleri, kemik tamamen iyileşene kadar kırığın etrafındaki fazla kemiği parçalamaya devam eder. Kemik şekillenmesi, onarım evresinin ortasından başlayıp 4-16 hafta sürebilir veya yıllar boyunca da devam edebilir.
Kırık Kemik Kaynarken Ağrı Yapar Mı?
Genel olarak kemik kırılması sonrası oluşan ağrının üç aşaması vardır. Bunlar akut (ani) ağrı, subakut (geçici) ağrı ve kronik ağrı olarak adlandırılmaktadır. Akut ağrı, çoğu zaman yaralanmadan hemen sonra ortaya çıkmaktadır. Yaklaşık bir veya iki hafta sonra ağrı geçebilir. Ağrılar hafiflese dahi kırık kemiğin kaynama aşamasında da ağrılar oluşabilir. Bu süreçte oluşan ağrılar, subakut ağrı olarak ifade edilmektedir. Ancak herkeste subakut ağrı meydana gelmeyebilir. Ayrıca iyileşme tamamlandıktan sonra kronik, yani devam eden ağrılar da oluşabilir.
Kemik Kaynaması Belirtileri Nelerdir?
Kemik kaynaması belirtileri; azalan ağrı, hareket aralığının artması, kırığın oluştuğu bölgedeki şişliklerin ve morarmaların azalması şeklinde sıralanabilmektedir. Peki, kırık kemikte yanma hissi neden olur? Kemik kırığından hemen sonra yanma hissi olarak da bilinen iltihaplanma meydana gelmektedir. Kırık kemikte oluşan yanma hissi, erken iyileşmenin bir işareti olan hücre üretiminin ve kas içindeki kanama durumunun değişmesinden kaynaklanmaktadır
Kemik Kaynaması Ne Kadar Sürer?
Kemiklerin iyileşme süreci, bireyler arasında farklılık göstermektedir. Kemik kaynaması için gereken süre; kırığın tipi, hastanın yaşı, altta yatan tıbbi durumlar ve beslenme durumuna bağlıdır. Çoğu kemik kırığı 6-8 haftada iyileşebilir.
Çocuklarda kemiği saran ve besleyen doku, yetişkinlere göre daha kalındır. Bu nedenle çocuklardaki kemikler, yaşlı insanlara göre daha hızlı iyileşebilir. Ayrıca el ve bilek kırıkları ortalama 4-6 haftada iyileşirken kaval kemiği kırığı, yaklaşık 20 hafta veya daha uzun sürede iyileşebilmektedir.
Kemik kırığı yaşayan her hastanın iyileşme süreci farklı ilerler. Kırığın türü, kemik yapısı, yaş, hastanın genel sağlık durumu ve uygulanan tedaviler, kemik kırıklarının iyileşme sürecini etkiler. Ayrıca yaşlılık, şeker hastalığı ve böbrek yetmezliği gibi hastalıklar, uzun süreli kullanılan ilaçlar da (kortizon gibi) kemik iyileşmesini olumsuz etkileyip iyileşme süresini uzatabilmektedir.
Osteoporoz (kemik erimesi) nedeniyle daha zayıf olan kemikler, kırık oluşumunda daha büyük risk taşımaktadır. Kemik mineral yoğunluğu değerlendirmesi ile osteoporoz riski belirlenebilir ve erken teşhis konabilir.
Sonuç
Kemikler, sadece vücudumuzun iskeletini oluşturan sert yapılar değildir. Aynı zamanda sürekli kendini yenileyen ve canlı dokulardır. Sahip olduğu özelliklerle kemikler, yüksek fiziksel güçlere dayanabilir. Fakat kırıldığı zaman, uygun ortam sağlandığında kendini onarma yeteneğine de sahiptir.
Bir kemik kırıldığında vücut, iyileşme sürecini başlatır. Ancak kemik kırıkları çok çeşitli olduğundan, her bireyin iyileşmesi için ihtiyaç duyduğu tedavi şekilleri farklıdır. Dolayısıyla kemik kırığı için bir doktor tavsiyesi alınması gerekmektedir. Kemik sağlığınızla ilgili detaylı bilgi almak ve her türlü sorunuz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Yorum yapın