fbpx
İnternet sitemizde çerez kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi için KVKK inceleyiniz. Devam etmeniz halinde çerez kullanımına izin verdiğinizi kabul edeceğiz.

Kemik Erimesine Ne İyi Gelir?

Son Güncelleme:
Turan&Turan > Blog > Kemik Erimesine Ne İyi Gelir?
Kemik Erimesine Ne İyi Gelir?

Kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz, kemiklerinizi fark ettirmeden zayıflatan bir rahatsızlıktır. Belki yakın zamanda bir tarama sonrası bu teşhisi aldınız ya da bir yakınınızın yaşadığı kırık sonrası endişelenmeye başladınız. Bu süreçte kendinizi yalnız hissedebilir veya geleceğe dair kaygı duyabilirsiniz. Ancak bu yolculukta yalnız değilsiniz. Dünya genelinde 50 yaş üzerindeki her üç kadından biri ve her beş erkekten biri, osteoporoz kaynaklı bir kırık yaşamaktadır.

Kemik erimesi teşhisi, hayat kalitenizin düşeceği anlamına gelmemelidir. Aksine, bu durumu bir uyarı olarak kabul edip kemik sağlığınızı korumak ve güçlendirmek için atabileceğiniz pek çok adım bulunmaktadır.

Bu yazıda, “Kemik erimesine ne iyi gelir?” sorusunun yanıtlarını derinlemesine inceleyeceğiz. Hangi besinlerin kemiklerinizi beslediğinden hangi egzersizlerin kemikleri güçlendirdiğine, yaşam tarzınızda yapabileceğiniz küçük ama etkili değişikliklerden tıbbi takibin önemine kadar birçok detayı yazımızın devamında bulabilirsiniz.

Osteoporoz Nedir?

Kemik erimesine ne iyi gelir? sorusuna yanıt verebilmek için önce osteoporozun ne olduğunu anlamak gerekir.

Osteoporoz (kemik erimesi), kemik mineral yoğunluğunu ve kemik kalitesini azaltan bir hastalıktır. Kemiklerin iç yapısının daha gözenekli ve zayıf hale gelmesine, dolayısıyla kırılganlığının artmasına neden olur.  

Kemik erimesi, çoğu zaman herhangi bir şikâyete sebebiyet vermeden ilerler. Ancak kemik erimesi belirtileri meydana gelmeye başladığında, artık kemikler iyice dayanıksızlaşmış ve kırık riski artmıştır.

Sağlıklı bir kemik, dışarıdan sert görünse de içi süngerimsi bir yapıya sahiptir. Osteoporozda kemik yapısındaki gözenekler genişler, kemik kütlesi ve kalınlığı azalır. Dolayısıyla kemikler, darbelere karşı dayanıksız hale getirir.

Peki, kemik erimesi neden olur? Kemik dokusu, yaşam boyu sürekli bir yenilenme döngüsü içindedir. Gençlik yıllarında, özellikle 20’li yaşların sonuna kadar, kemik yapımı (osteoblast aktivitesi) kemik yıkımından (osteoklast aktivitesi) daha hızlıdır. Bu dönemde iskelet sistemi maksimum kemik kütlesine ve yoğunluğuna ulaşır.

Ortalama 30 yaşından itibaren bu denge değişmeye başlar ve kemik yıkım hızı, yapım hızını yavaş yavaş aşar. Osteoporoz, doğal yaşlanma sürecinin hızlanmasıyla, yani kemik yıkımının aşırı artması, kemik yapımının yetersiz kalması veya her iki durumun bir arada görülmesiyle ortaya çıkar.

osteoporoz nedir

Kemik Erimesinde (Osteoporozda) Vitamin ve Mineraller

Osteoporozun önlenmesi ve yönetiminde beslenme, tedavinin temelini oluşturur. İlaç tedavileri ne kadar etkili olursa olsun, vücuda kemik yapımı ve onarımı için gerekli olan unsurlar sağlanmadıkça kemik yapısı, tam potansiyeline ulaşamaz.

Peki, kemik erimesine ne iyi gelir? Kemik sağlığı için beslenme, sadece birkaç önemli besini almaktan ibaret değildir. Aksine, farklı vitamin ve mineraller birbirleriyle uyum içerisinde çalıştığından, vücut için gerekli olan tüm besinlerin dengeli olarak tüketilmesi gerekir.

1) Kalsiyum ve Kemik Yoğunluğuna Katkısı

Kalsiyum, kemiklere sertlik ve dayanıklılık veren ana yapısal bileşendir. Vücudumuzdaki toplam kalsiyumun yaklaşık %99’u kemiklerimizde depolanır. Vücut, kan pıhtılaşması ve kas kasılması gibi fonksiyonlar için kanda belirli bir kalsiyum seviyesini korumak zorundadır.

Diyetle yeterli miktarda kalsiyum alınmadığında vücut, bu ihtiyacı karşılamak için kemiklerdeki depolardan kalsiyum çekmeye başlar. Sorun çözüme kavuşturulmadığı zaman kemikler yavaş yavaş yoğunluğunu kaybeder. Gözenekli ve kırılgan bir yapıya bürünen kemiklerde osteoporoz, yani kemik erimesi meydana gelir.

Kemik kaybını yavaşlatmak ve mevcut kemik kütlesini korumak için kalsiyum alımına dikkat edilmesi gerekir. Genel olarak 50 yaş ve altındaki yetişkinler için 1000 mgr kalsiyum önerilir. Kadınlarda osteoporoz riskinin arttığı menopoz sonrası dönemde, yani 51 yaş ve üzeri kadınlar için bu miktar 1200 mgr’a çıkar. Erkeklerde osteoporoz riskini azaltmak için ise 51 yaş ve üzeri erkekler için 1000 mgr kalsiyum tavsiye edilir.

2) D Vitamini Eksikliği ve Osteoporoz Riski

Kalsiyumun kemikler için ne kadar önemli olduğundan bahsettik, ancak D vitamini olmadan vücut, kalsiyumu etkili bir şekilde kullanamaz. Bu nedenle D vitamini eksikliği, osteoporoz riskini artıran durumlardan biridir.

D vitaminin ana kaynağı güneş ışığıdır. Cildimiz, güneşin ultraviyole B (UVB) ışınlarına maruz kaldığında D vitamini sentezler. Aynı zamanda D vitamini, besinlerle de alınabilir. Yağlı balıklar, yumurta sarısı, içeriği D vitamini ile zenginleştirilmiş süt ürünleri, sarıkız ve kuzugöbeği gibi yabani mantarlar bu besinlere örnektir.

D vitamini, kemik erimesini önlemede rol oynar.
Görsel 1: Güneş ışığı ve bazı besinlerden alınan D vitamini, kemik erimesini önlemede rol oynar.

Özellikle kış aylarında, ileri yaştaki veya kapalı ortamda yaşayan bireylerde sadece besinler ve güneş ışığı ile yeterli D vitamini seviyesine ulaşmak zordur. Türkiye’de yapılan çalışmalar, osteoporoz hastalarının büyük bir bölümünün D vitamini düzeyinin normalin altında olduğunu göstermektedir. Günlük D vitamini alım miktarı, 70 yaşına kadar olan yetişkinler için 600 IU (uluslararası birim), 70 yaş üzerindekiler için ise 800 IU olarak tavsiye edilir.

Tablo 2: Yaşa göre önerilen günlük kalsiyum ve D vitamini alımı

Yaş GrubuCinsiyetGünlük Kalsiyum (mgr)Günlük D Vitamini (IU)
19-50 yaşKadın ve erkek1000 miligram600 IU
51-70 yaşKadın1200 miligram600 IU
51-70 yaşErkek1000 miligram600 IU
71 yaş ve üzeriKadın ve erkek1200 miligram800 IU

3) Magnezyum ve Kemik Sağlığı Arasındaki İlişki

Magnezyum, kalsiyum ve D vitamininin gölgesinde kalsa da kemik sağlığı bakımından gerekli bir mineraldir. Vücuttaki toplam magnezyumun yaklaşık %60’ı kemiklerde bulunur. Kemiklerin mineral yapısını oluşturan hidroksiapatit kristallerinin bir parçası olarak görev yapar ve kemiklere sertlik kazandırılmasına yardımcı olur.

Yapısal rolünün ötesinde, magnezyumun metabolizmadaki rolü de kemik sağlığını etkiler. Magnezyum, D vitamininin aktif formuna dönüştürülmesini sağlar. Aktif D vitamini olmadan kalsiyum emilimi de yetersiz kalacağından, magnezyum eksikliği dolaylı olarak kalsiyum metabolizmasını da olumsuz etkiler.

Kuru baklagiller (fasulye, mercimek), yağlı tohumlar (badem, kabak çekirdeği), tam tahıllar ve koyu yeşil yapraklı sebzeler, zengin magnezyum kaynaklarıdır.

4) K Vitaminini ve Kemik Yoğunluğuna Etkisi

K vitamini, kanın pıhtılaşmasındaki rolüyle bilinse de kemik sağlığı için de önemlidir. K vitamini, K1 (filokinon) ve K2 (menakinon) olmak üzere iki ana formu bulunan bir vitamindir.

Kemik yapımında görev alan “osteokalsin” adlı proteinin aktif hale gelebilmesi için K vitaminine ihtiyaç vardır. Aktifleşmemiş osteokalsin, kalsiyumu kemiklere etkili bir şekilde bağlayamaz. Ayrıca K vitamini, kemiği zayıflatan maddeleri engelleyerek ve idrarla kalsiyum atılımını düzenleyerek kemik kaybını yavaşlatmaya yardımcı olur. Daha da önemlisi, kalsiyumun atar damarlar gibi istenmeyen yerlerde birikmesini önler.  

K1 vitamini daha çok yeşil yapraklı sebzelerde (ıspanak, lahana, brokoli, brüksel lahanası, maydanoz) bulunurken K2 vitamini;, hayvansal ürünler, yumurta sarısı, peynirler, fermente gıdalar ve bağırsaklarımızdaki sağlıklı bakteriler tarafından üretilir. Osteoporoz ve kemik yoğunluğu söz konusu olduğunda daha çok K2 vitamini ön plana çıkmaktadır.

Yeterli K2 vitamini alımı, kemik yapısını güçlendiren proteinleri aktif hale getirerek kemik erimesine karşı vücudun doğal savunma mekanizmasını destekler.
Görsel 2: Yeterli K2 vitamini alımı, kemik yapısını güçlendiren proteinleri aktif hale getirerek osteoporoza (kemik erimesi) karşı vücudun doğal savunma mekanizmasını destekler.

5) Fosfor, Çinko ve Kemik Oluşumundaki Rolü

Fosfor, kalsiyumdan sonra vücutta en bol bulunan ikinci mineraldir ve kemik sağlığı için temel bileşenlerden biridir. Kemik dokusunun yaklaşık %65’i, temel olarak kalsiyum ve fosfordan oluşan, “hidroksiapatit” adı verilen mineral kristallerinden oluşur. Hidroksiapatit, kemiklerin sertliği ve dayanıklılığında rol oynar. Bu nedenle yeterli fosfor alımı, kemik mineralizasyonu için kalsiyum kadar önemlidir. Süt ürünleri, et, balık, yumurta, fındık, tahıllar ve baklagiller gibi gıdalar fosfor kaynağıdır.

Çinko ise kemik oluşumu ve onarımında rol oynayan enzimlerin düzgün çalışması için gerekli olan bir mineraldir. Kemik yapıcı hücrelerin aktivitesini destekler ve kemik yenilenmesini teşvik eder. Yapılan bir araştırma, menopoz sonrası kadınlarda diğer minerallerle birlikte görülen düşük çinko seviyesinin, osteoporoz ile ilişkili olabileceğini göstermiştir.

Vücut, çinkoyu depolayamadığı için düzenli olarak besinlerle birlikte alınması gerekir. Deniz ürünleri (özellikle istiridye), kırmızı et, kümes hayvanları, fasulye ve fındık ve fasuye gibi kabuklu yemişler, zengin çinko kaynaklarıdır.

Kemik Erimesine İyi Gelen Besinler Nelerdir?

Dengeli ve çeşitli bir beslenme planı, kemik sağlığını korumak ve  kemik erimesi tedavisi için gerekli olan tüm besin öğelerini bir arada barındırır. Kemik erimesine iyi gelen besinler, sadece kalsiyumdan ibaret değildir. Protein, D vitamini, magnezyum ve K vitamini gibi birçok besin öğesinin birlikte alınması gerekir. Aşağıda, osteoporozun önlenmesi ve yönetiminde öne çıkan besinler ile temel gıda grupları ve kemik sağlığına katkıları yer almaktadır.

1) Süt ve Süt Ürünleri

Süt, yoğurt ve peynir gibi süt ürünleri, kemik yapısının temelini oluşturan kalsiyum, fosfor ve protein açısından zengin kaynaklardır. Kalsiyum, kemiklerin sertliğini ve yoğunluğunu sağlayan mineraldir. Fosfor ise kalsiyumla birlikte çalışarak kemiğin ana yapısının oluşumunda rol oynar.

Yoğurt gibi fermente süt ürünleri, bağırsak sağlığını destekleyen probiyotikler içerir. Sağlıklı bir bağırsak florası, besinlerle alınan kalsiyumun emilimini artırarak kemik metabolizmasını olumlu yönde etkiler.

Laktoz intoleransı olanlar için laktozsuz veya kalsiyumla zenginleştirilmiş bitkisel ürünler daha iyi bir alternatiftir. İntoleransı olmayan bireylerin ise günde 2-3 porsiyon süt ürünü tüketmesi, günlük kalsiyum ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayabilir.

2) Yeşil Yapraklı Sebzeler

Kemik sağlığı için diyetin bir diğer önemli parçası ise yeşil yapraklı sebzelerdir. Lahana, brokoli ve marul gibi sebzeler, kemik sağlığı için gerekli olan K vitamini açısından zengindir. K vitamini, kalsiyumun kemiklere bağlanmasına yardımcı olan proteinleri aktifleştirerek osteoporoz riskini azaltır.

Kalsiyum ve proteinden zengin süt ürünleri, kemik erimesi (osteoporoz) riskine karşı besin grupları arasında yer alır.
Görsel 3: Kalsiyum ve proteinden zengin süt ürünleri, kemik erimesi (osteoporoz) riskine karşı iskelet sistemini besleyen besin grupları arasında yer alır.

Ancak kemik sağlığı için tüm yeşil yapraklı sebzeler eşit derecede faydalı değildir. Ispanak gibi bazı yeşillikler, kalsiyum emilimini engelleyen oksalat adı verilen bileşikleri yüksek miktarda içerir. Bu nedenle kalsiyum alımınızı artırmak için ıspanak yerine brokoli, lahana ve bamya gibi oksalat içeriği düşük sebzelere yönelmeniz daha doğru olacaktır.

3) Balık Türleri

Somon, uskumru ve sardalya gibi yağlı balıklar, kemik sağlığı için iki temel besin öğesi olan D vitamini ve omega-3 yağ asitlerini bolca içerir. D vitamini, vücudun kalsiyumu emebilmesi için gereklidir. Omega-3 yağ asitleri ise iltihaplanmayı azaltarak kemik sağlığını dolaylı yoldan destekler.

Kılçıklarıyla birlikte konserve edilen somon ve sardalya, yüksek birer kalsiyum kaynağıdır. Bir porsiyon sardalya, ortalama bir bireyin ihtiyaç duyduğu kalsiyum miktarının yaklaşık 3’te 1’ini karşılar. Haftada en az iki porsiyon balık tüketmek, kemik sağlığını desteklemek için önerilen bir alışkanlıktır.

4) Kuru Yemişlerin Kemik Gücüne Etkisi

Kuru yemişler, küçük boyutlarına rağmen kemik sağlığı için büyük faydalar sağlar. Badem, ceviz ve fındık gibi kuru yemişler, kalsiyum, magnezyum ve diğer kemik destekleyici mineraller açısından zengindir.

Badem, yüksek kalsiyum içeriğine sahiptir. Sadece iki yemek kaşığı badem ezmesi yaklaşık 111 mgr kalsiyum içerdiğinden süt ürünlerinin bir alternatifi olacak niteliktedir. Aynı zamanda ceviz de kemik mineralizasyonunu destekleyen omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Magnezyum ise vücudun kalsiyum ve D vitaminini verimli bir şekilde kullanmasına yardımcı olur.

5) Baklagillerin Kemik Sağlığındaki Rolü

Fasulye, mercimek ve nohut gibi baklagiller; bitkisel bazlı protein, kalsiyum, magnezyum ve çinko gibi kemik yapısı için gerekli olan birçok besini bir arada içerir. Soya fasulyesi ve ondan elde edilen ürünler, bu grupta önemli bir yere sahiptir.

Kalsiyum ile zenginleştirilmiş tofu, gerçek bir kalsiyum deposudur. Yarım su bardağı kalsiyum içerikli tofu, 680 mgr’dan fazla kalsiyum içerebilir ve bu haliyle birçok süt ürününü geride bırakır. Tofu ayrıca “izoflavon” adı verilen bitki bileşikleri içerir. Araştırmalar, izoflavonların postmenopozal osteoporoz riski taşıyan kadınlarda kemik kaybını önlemeye yardımcı olabileceğini göstermektedir.

Tofu gibi besinlerde bulunan izoflavonlar, postmenopozal osteoporoz dönemindeki kadınlarda kemik kaybını yavaşlatmaya yardımcı olan değerli bitkisel bileşiklerdir.
Görsel 4: Tofu gibi besinlerde bulunan izoflavonlar, postmenopozal osteoporoz dönemindeki kadınlarda kemik kaybını yavaşlatmaya yardımcı olan değerli bitkisel bileşiklerdir.

Tablo 1: Kemik dostu besinler ve ortalama kalsiyum içerikleri

Besin Grubu Besin Porsiyon Tahmini Kalsiyum (mg)
Süt Ürünleri Az yağlı süt 240 mililitre ~300 miligram
Az yağlı yoğurt 100 gram ~183 miligram
Cheddar peyniri 100 gram ~721 miligram
Yeşil Sebzeler Pişmiş turp 130 gram ~200 miligram
Brokoli 100 gram ~47 miligram
Balık Sardalya 100 gram ~382 miligram
Konserve somon 85 gram ~241 miligram
Baklagiller/Kuruyemiş Tofu 100 gram ~350 miligram
Badem 100 gram ~269 miligram
Soya fasulyesi 186 gram ~515 miligram

Osteoporozda Güneş Işığının Önemi

Vücudumuzun D vitamini ihtiyacının büyük bir kısmı, güneş ışınlarının (UVB) etkisiyle ciltte üretilir. Üretilen D vitamini, vücudun kalsiyum ve fosfor dengesini düzenleyerek minerallerin kemiklere yerleşmesini sağlar, kemik yoğunluğunu korur ve bağışıklığı destekler.

Yetersiz güneş ışığı, D vitamini eksikliği ve sonuç olarak kemik yoğunluğunda azalmaya neden olabilir.

Peki yeterli D vitamini sentezi için ne kadar süre güneşlenmek gerekir? Bu sorunun cevabı; yaş, cilt tipi, yaşanılan coğrafi bölge, mevsim ve günün saatine göre değişiklik gösterir.

  • Bahar ve yaz aylarında, öğle saatlerinde (11:00-15:00 arası), kollar ve bacakların %25’i açık olacak şekilde, güneş koruyucu krem sürerek ortalama 10 dakika güneşlenmek yeterlidir.
  • Koyu tenlilerin, daha uzun süre güneşte kalmaları gerekebilir.
  • Kış veya kuzey bölgelerde güneş ışınlarının açısı daha düşük olduğundan, yeterli D vitamini üretimi için ortalama 2 saat güneşlenmek gerekebilir.

Önemli Uyarı: Güneşlenme kısa süreli ve kontrollü olmalıdır. Güneş ışınlarına uzun süre ve korumasız bir şekilde maruz kalmak, cilt kanseri riskini artırır.

Kemik Erimesine İyi Gelen Egzersizler

Beslenme kadar düzenli fiziksel aktivite de osteoporoz tedavisinde önemli bir noktadır. Osteoporoz egzersizleri, kemik sağlığını iki farklı şekilde destekler. Birincisi, kemiklerin üzerine bindirilen kontrollü yük ile kemiklerin daha güçlü hale getirilmesi, ikincisi ise kas gücünün ve dengenin artırılmasıyla düşme riskinin azaltılmasıdır.

1) Ağırlık Taşınan Egzersizlerle Kemik Gücünü Artırma

Vücudun yer çekimine karşı çalıştığı ve kemiklerin ağırlık taşıdığı aktiviteler, kemik yapıcı hücreleri uyararak yoğunluğu ve gücü artırır. Yüksek etkili (koşu, dans, tenis) egzersizler kemik kütlesini korumada etkili olsa da osteoporoz teşhisi konanlar için riskli olabilir.

Osteoporoz teşhisi alan kişiler için kemiklere daha az yük bindiren düşük etkili ve güvenli alternatifler (tempolu yürüyüş, eliptik bisiklet) daha uygundur. Araştırmalar, haftada 4 saatten fazla tempolu yürüyüşün, kalça kırığı riskini %41’e kadar azaltabildiğini göstermektedir.

2) Denge ve Esneklik Çalışmalarının Faydaları

Denge ve esneklik egzersizleri, doğrudan kemik yoğunluğunu artırmasa da osteoporoz yönetiminde önemli bir rol oynar. Bu egzersizlerin asıl amacı, kas gücünü ve koordinasyonu geliştirmektir. Bu sayede kemik erimesinin son evresi olarak kabul edilen kırıklara yol açan düşmeleri önler. Tai chi ve yoga gibi aktiviteler, vücut farkındalığını artırarak ani denge kayıplarına karşı daha iyi tepki vermenizi sağlar ve düşme riskini %50’ye varan oranda azaltabilir.

3) Yüzme ve Kemik Sağlığına Etkisi

Yüzme, kalp ve eklem sağlığı için faydalı bir egzersiz olsa da kemik yoğunluğunu artırmada tek başına yeterli değildir. Su vücudu desteklediği için kemikler yer çekimine karşı çalışmaz ve kemik yapıcı hücreler yeterince uyarılmaz. Bu nedenle yüzme rutininize devam ederken programınıza kemiklerinizi güçlendirecek tempolu yürüyüş gibi ağırlık taşıyan egzersizleri de eklemeniz faydalı olacaktır.

Osteoporoz tedavisinde Denge ve esneklik egzersizleri: Yoga ve Tai chi
Görsel 5: Tai chi ve yoga, dengeyi geliştirerek osteoporoz (kemik erimesi) kaynaklı düşme riskini azaltabilir.

Kemik Erimesine İyi gelen Yaşam Tarzı Değişiklikleri

Uyku düzeniniz ve stres seviyeniz gibi yaşam tarzınıza dair pek çok şey, kemik sağlığınız üzerinde bir etkiye sahiptir. Bu nedenle kemiklerinizi güçlendirmek ve korumak için bazı yaşam tarzı değişikliklerini benimsemeniz gerekir.

1) Düzenli Uyku ve Kemik Yenilenmesi

Uyku, vücudun kendini onardığı ve yenilediği bir süreçtir. Derin uyku sırasında salgılanan büyüme hormonları, yeni kemik dokusu üreten hücreleri uyarır. Kronik uyku eksikliği ise bu dengeyi bozabilir. Yapılan bir araştırma, gece beş saatten daha az uyuyan bireylerin, daha düşük kemik mineral yoğunluğuna sahip olmaya açık olduğunu göstermektedir. Yetişkinler, sağlıklı bir yaşam için her gece 7-8 saat uyumalıdır.

2) Stres Yönetimi ile Kemik Sağlığını Koruma

Kronik stres, “kortizol” adı verilen stres hormonunun yüksek seviyede salgılanmasına neden olur. Yüksek kortizol seviyesi, kemik yapımını baskılayıp yıkımı artırarak kemik kaybına yol açabilir. Yoga, meditasyon ve düzenli fiziksel aktivite gibi stres azaltıcı teknikler ile kortizol seviyesi dengelenebilir ve kemiklerin korunması sağlanabilir.

Kronik stresin tetiklediği kortizol hormonu kemik kaybını hızlandırabileceğinden, stres yönetimi kemik erimesi tedavisinde önemli bir adımdır.
Görsel 6: Kronik stresin tetiklediği kortizol hormonu kemik kaybını hızlandırabileceğinden, stres yönetimi kemik erimesi tedavisinde önemli bir adımdır.

3) Vücut Ağırlığını Destekleyen Beslenme Alışkanlıkları

Kemik sağlığı için sağlıklı bir vücut ağırlığına sahip olmak gerekir. Çok düşük vücut ağırlığına sahip olmak, osteoporoz için bilinen bir risktir. Ayrıca yüksek miktarda işlenmiş gıda, tuz ve şeker içeren bir diyet, vücudun idrar yoluyla daha fazla kalsiyum atmasına neden olarak kemiklere zarar verebilir. Bu nedenle tükettiğiniz besinlerde taze ve bütün gıdalara (meyve, sebze, tam tahıl, yağsız protein vb.) öncelik vermek ve paketli, işlenmiş ürünlerin tüketimini sınırlandırmakta fayda vardır.

4) Günlük Fiziksel Aktivitenin Osteoporozdaki Önemi

Hareketsiz bir yaşam tarzı, kemik sağlığı için en büyük tehditlerden biridir. Kemikler, güçlerini korumak için düzenli olarak uyarılmaya ihtiyaç duyar. Yapılan çalışmalar, günde dokuz saatten fazla oturanların, altı saatten az oturanlara göre kalça kırığı riskinin %50 daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Gün içinde yapılan küçük aktiviteler bile (merdiven çıkmak, yürüyüş yapmak) osteoporoz belirtilerini yavaşlatmaya yardımcı olur.

Sigara ve Alkolün Kemik Sağlığına Etkisi

Sigara kullanımı ve aşırı alkol tüketimi, kemiklerin yapısını ve metabolizmasını hedef alarak osteoporoz riskini büyük ölçüde artırır ve kırık olasılığını yükseltir.

1) Sigaranın Kemik Yoğunluğunu Azaltması

Sigara içmek, kemik sağlığına çeşitli yollarla zarar verir. Nikotin, kemik yapıcı hücrelerin üretimini yavaşlatır, vücudun kalsiyum emilimini azaltır ve kemik koruyucu östrojen hormonunun daha hızlı parçalanmasına neden olur.

Sigara içenler, içmeyenlere göre daha düşük kemik yoğunluğuna sahip olma ve daha yüksek kemik kırığı meydana gelme riski taşır. Bu nedenle sigarayı bırakmak, kemik yoğunluğu kaybını yavaşlatmaya yardımcı olabilir.

2) Alkol Kullanımı Osteoporozu Nasıl Tetikler?

Aşırı alkol tüketimi (günde ortalama iki içkiden fazlası), kemik sağlığı için bir diğer tehdittir. Alkol, kemik yapıcı hücreler üzerinde toksik bir etkiye sahiptir. Kalsiyum ve D vitamini gibi besinlerin emilimini bozar ve hormonal dengeyi olumsuz etkiler. Bu nedenle düzenli olarak aşırı alkol tüketen bireylerin kemik yoğunluğunda azalma ve osteoporoz riski artar. Ayrıca alkol dengeyi bozarak düşme riskini artırdığı için, zaten zayıflamış kemiklerin kırılma olasılığını yükseltir.

Kemik Erimesinde Alternatif ve Destekleyici Tedaviler

Tıbbi tedavilerin yanı sıra bazı kişiler, kemik erimesi belirtilerini hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmak için alternatif yöntemlere yönelebilir. Ancak bunların kanıtlanmış tıbbi tedavilerin yerine geçmediğini bilmek gerekir.

  • Fitoterapi ve Doğal Takviyeler: Kırmızı yonca, siyah yılankökü ve soya gibi bitkiler, östrojen benzeri bileşikler içerir ve teorik olarak kemik kaybını yavaşlatabilir. Ancak insanlardaki etkinliklerini ve güvenliklerini kanıtlayan bilimsel çalışmalar yetersizdir ve doktor kontrolü olmadan kullanılmamalıdır.
  • Akupunktur: Akupunkturun, vücuttaki bazı hücrelerin etkileşime girmesini ve yeni kemik oluşumunu teşvik etmesini sağlayan bazı noktaları aktif hale getirdiği düşünülmektedir. Ancak yapılan araştırmalar henüz yetersizdir ve etkinliği kanıtlanmamıştır.
  • Düzenli Masaj: Masaj, kemik yoğunluğunu artırmasa da kas gerginliğini azaltarak, kan dolaşımını iyileştirerek ve stresi azaltarak dolaylı faydalar sağlayabilir. Ancak kemikler kırılgan olduğu için, osteoporoz konusunda bilgili bir terapist tarafından uygulanmalıdır.

Her türlü takviye ve kemik erimesi ilaçları mutlaka doktor tavsiyesi ve gözetiminde kullanılmalıdır.

Alternatif uygulamalar, modern tıp ile birleştiğinde kemik erimesi tedavisinde hastanın genel iyi oluş haline katkı sağlayabilir.
Görsel 7: Alternatif uygulamalar, modern tıp ile birleştiğinde kemik erimesi tedavisinde hastanın genel iyi oluş haline katkı sağlayabilir.

Osteoporoz için Doktor Kontrolünün ve Takibinin Önemi

Osteoporoz ile yaşamak, kişisel çaba ve yaşam tarzı değişikliklerinin yanı sıra profesyonel tıbbi rehberlik ve düzenli takip gerektiren bir süreçtir. Kendi kendinize uygulayacağınız diyet ve egzersiz programları ne kadar faydalı olursa olsun, hastalığın seyrini izlemek, tedavinin etkinliğini değerlendirmek ve size özel bir yol haritası çizmek için bir uzmanla iş birliği yapmanız gerekir.

A. Kemik Yoğunluğu Ölçümleri ve Takip Sıklığı

Kemik erimesi teşhisinin ve takibinin ilk adımı, çoğunlukla DEXA (dual-energy X-ray absorptiometry) adı verilen kemik mineral yoğunluğu ölçümüdür. Bu test kalça ve omurgadaki kemik yoğunluğunu ölçer ve sonuçlar “T-skoru” ile ifade edilir. T-skoru -2.5 veya daha düşükse osteoporoz teşhisi konur.

Genel olarak 65 yaş ve üzeri kadınların ve 70 yaş ve üzeri erkeklerin DEXA taraması yaptırması önerilir. Tedavinin etkinliğini izlemek için çoğunlukla 2 yılda bir takip taraması yapılır, ancak doktorun önerisine göre tarama sıklaştırılabilir.

B. Kişiye Özel Tedavi Planlarının Önemi

Osteoporoz için “kemik erimesine kesin çözüm” arayışı, aslında kişiye özel olarak tasarlanmış, çok yönlü bir tedavi planından geçer. Doktorunuz, tedavi planınızı oluştururken yaş, cinsiyet, kemik yoğunluğu, kırık geçmişi ve diğer rahatsızlıklarınız gibi birçok durumu göz önünde bulunduracaktır. Bu faktörlere göre sizin için en uygun beslenme, egzersiz, takviye ve gerekirse kemik erimesini durduran ilaç kullanımını içeren kişiselleştirilmiş bir plan oluşturulur.

C. Kemik Erimesine Hangi Bölüm Bakar?

Kemik erimesi tedavisi için birden çok uzmana başvurulması gerekebilir, bu nedenle “kemik erimesine hangi doktor bakar?” sorusunun tek bir cevabı yoktur. İlk başvuru, çoğunlukla ortopedi ve travmatoloji uzmanına yapılır. İleri derecede kemik erimesi tedavisi için doktorunuz, durumunuza göre sizi şu uzmanlara yönlendirebilir:

  • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı: Güvenli egzersiz programlarının oluşturulmasında ve ağrı yönetiminde uzmandır.
  • Romatoloji Uzmanı: Eklemler, kaslar ve kemiklerle ilgili iltihaplı hastalıklar konusunda uzmandır.
  • Endokrinoloji Uzmanı: Hormon bozuklukları ve metabolik kemik hastalıkları konusunda uzmandır.
  • Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı (Jinekolog): Özellikle menopozda kemik erimesi tedavisi konusunda rehberlik eder.

Sonuç

Osteoporoz ile yaşamak, çaba ve özen gerektirir. Ancak kemik erimesi, hayatınızı dolu dolu yaşamaya engel olmak zorunda değildir. Daha güçlü kemiklere giden yol, her gün attığınız küçük ama kararlı adımlardan geçer.

Tabağınızdaki besinler, günlük rutininize eklediğiniz hareketler, stresten uzak durma çabanız ve zararlı alışkanlıklardan vazgeçmeniz, bu yolculukta yapacağınız önemli yatırımlar olacaktır. Kas, kemik ve eklem sağlığı konusunda uzman ekibimizle size özel bir tedavi planı oluşturmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Kemik Erimesi Hakkında Sık Sorulan Sorular

Kemik Erimesinin Tedavisi Var mı?

Kemik erimesi tam olarak ortadan kaldırılamasa da mevcut olan modern tedavi yöntemleriyle etkili bir şekilde yönetilebilmektedir. Kemik kaybını yavaşlatmak ya da durdurmak, kemik yoğunluğunu artırmak ve kırık riskini en aza indirmek, tedavinin asıl amacıdır. Bu hedefe ulaşmak için doktorunuzun reçete edeceği ilaçların yanı sıra kalsiyum ve D vitamini açısından zengin bir diyet ve güvenli egzersizler uygulanır.

Yaşlılarda Kemik Erimesine Ne İyi Gelir?

Yaşlı bireylerde kemik erimesi riskini düşürmek için düzenli ve dengeli beslenme (kalsiyum ve D-vitamininden zengin), yürüme ve hafif direnç hareketleri gibi ağırlık taşınan egzersizler, güvenli güneş maruziyeti ve doktor kontrolünde yaşa uygun ilaç desteği önerilir. Ayrıca ev içinde düşmeleri önlemek için yapılan düzenlemeler de kırık riskini azaltır.

Randevu için tıklayınız

Yorum Yapın